Piliç Etinin Halk Sağlığı Açısından Önemi

Prof. Dr. Recep Akdur

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD, Türkiye

 

Özet

İnsanların oluşumu, gelişimi yaşaması ve neslini sürdürmesi sırasında cereyan eden biyokimyasal olaylar, maddenin maddeye veya maddenin enerjiye dönüşmesidir. Maddenin veya enerjinin sakınımı kanunu tüm canlılar için olduğu gibi insanlar için de geçerlidir. Bu nedenle de insanın yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için sürekli ve düzenli bir biçimde beslenmesi gerekir. İnsanların sağlıklı bir biçimde yaşayabilmesi için beslenmenin sürekli ve düzenli olması yanında yeterli ve dengeli aynı zamanda da hijyenik olması gerekir.

Türkiye’de gerek gıda tüketim ve gerekse hastalık verileri yetersiz ve dengesiz beslenmenin önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu göstermektedir. Bu yetersizlik proteine özellikle hayvansal proteine yoğunlaşmaktadır. Türkiye’de hayvansal proteinden yetersiz beslenen grupların başında bebek ve çocuklar, gençler, doğurganlık çağındaki kadınlar, gebe ve emzikliler yaşlılar ve işçiler gelmektedir. Bu önemli halk sağlığı sorununun çözümünde, bir yandan üretimi ve dağıtımı ekonomik olan öte yandan da birçok besin değeri açısından kırmızı ete göre daha avantajlı olan piliç etinin önemli bir yeri vardır

Beslenmenin Sağlıktaki Önemi

Pozitif bilimler göstermiştir ki; doğada sürüp giden olaylar maddenin diğer bir maddeye veya enerjiye dönüşümünden ibarettir. Madde ve enerjinin sakımı kanununa göre, var olan maddeler diğer bir maddeye veya enerjiye dönüşebilmektedir. Ayrıca bir enerji diğer bir enerji türüne dönüşebilir. Ancak bunlar ne yoktan var edilebilir ne de var olanlar yok edilebilir. Aynı şekilde, genelde canlıların özelde insanların oluşumu, gelişimi yaşaması ve neslini sürdürmesi sırasında cereyan eden biyokimyasal olaylar, maddenin maddeye veya maddenin enerjiye dönüşmesi olayları içinde değerlendirilir. Maddenin veya enerjinin sakınımı kanunu tüm doğa ve canlılar için olduğu gibi insanlar için de geçerlidir. Bu nedenle de insanın yaşamını sürdürebilmesi için bir takım maddeleri mutlaka dışarıdan alması gerekir. İnsanların dışarıdan almak zorunda olduğu bu maddelere besin maddeleri diyoruz (1). 

Yoktan madde veya enerji elde edilemediğine göre insanlar, kendisi için gerekli olan besin maddelerini alabildikleri oranda gelişebilir ve sağlıklı olarak yaşayabilirler. Diğer bir anlatımla, büyüme gelişme ve sağlıklı yaşam, günlük diyetle alınan protein, karbonhidrat, mineral, vitamin ve diğer besin maddelerinin yeterli ve dengeli oranda alınmasına bağlıdır (1).  

Anne karnından başlayarak tüm yaşamı boyunca, yeterli ve dengeli bir biçimde beslenmeyen insanların, büyüme, gelişme ve akli yeteneklerinin olumsuz etkilenmesi yanında hastalıklar açısından da zayıf durumda oldukları bilinmektedir. Birçok araştırma, gıda tüketimi ile hastalıkların çok yakın bir ilişkisi olduğunu göstermiştir. Beslenme, ölüm nedenlerinin ilk sıralarında yer alan kalp damar hastalıkları, kanserler, inme, diyabet ve arterioskleroz gibi hatalıkların sıklığını ve ölümcüllüğünü etkileyen en önemli etmenlerden biridir (1,2,13,14). Çünkü yetersiz ve dengesiz beslenme: 

  1. Direk hastalık nedeni olabilir (marasmus, kwaşhiorkor, gece körlüğü, obezite, ketozis bunardan bazılarıdır.
  2. Hastalıkların kolay yerleşmesine neden olur (yetersiz beslenmede non spesifik direnç düşmesi nedeniyle, Tbc, grip, nezle, veya aşırı beslenmede diabet, arterioscleroz gibi hastalıların kolay yerleşmesine neden olur)
  3. Hastalıkların seyrini ağırlaştırır (yetersiz ve dengesiz bellenenlerde, Kızamık, Tbc, tüm diğer tüm enfeksiyonlar çok daha ağır ve ölümcül seyreder).
  4. Hastalıklar için aracı olabilir (tarladan ya da çiftlikten sofraya hijyen kuralarına uygun üretilmeyen ve tüketilmeyen gıdalar birçok hastalığın bulaşması ve yayılmasında aracılık eder). 

Yetersiz ve dengesiz beslenme, sık tekrarlayan hastalıklar nedeniyle işe devamsızlık, gelişme geriliğine bağlı fizik güç yetersizliği, yetenek, zeka ve yaratıcılık düşüklüğü gibi nedenlerle toplumun üretim düzeyini azaltmaktadır. Bundan ötürü ulusal ulusal kalkınma önündeki en önemli engellerden biri olarak kabul edilmektedir(1).

Sağlıklı Beslenme ve Proteinin Önemi

Sağlıklı beslenme ile günlük diyetle alınan gıdaların, insan bedeni için gerekli olan tüm maddeleri yeterince ve birbiri ile dengeli bir biçimde içermesi ve hijyenik olması anlatılmak istenir. Bunun tersine ise sağlıksız/kötü beslenme diyoruz.

Beslenmenin yetersiz ve dengesiz/sağlıksız/kötü olmasının nedenleri üç ayrı gurupta değerlendirilir. Bunlardan birinci grupta gıdaya ulaşmada yetersizlik vardır (yoksulluk, eğitimsizlik vb. nedenlerle). İkinci gurupta ise gastro intestinal sistemdeki emilim bozukluğu (akut ve kronik daire, parazitler, metabolik bozukluklar vb) nedeniyle alınan gıdadan yararlanamama söz konusudur. Üçüncü gurup yenilen maddelerin, kendisinin gıda niteliğinde olmaması ya da tarladan/çiftlikten sofraya dek olan süreçte insan sağlığına zararlı olabilecek maddeler ile bulaşması /kirlenmesi gibi nedenlerle oluşan sağlıksız/kötü beslenme türüdür(1). 

İnsanın yeterli ve dengeli beslenmesinde protein özellikle de biyoyararlanımı yüksek olan hayvansal protein çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü canlıda büyüme gelişme hücrelerin çoğalması demektir. Hücrenin ise büyük bir kısmı proteinden oluşmaktadır(1-13,14). Bu nedenle de protein alımı büyüme ve gelişmenin olmaz ise olmazıdır. Ayrıca proteinlerin insan bedeninde bir deposu yoktur. Bu nedenle de yaşam boyunca günlük ve düzenli bir biçimde alınmasında zorunluluk vardır.  

Proteinler büyüme ve gelişmenin olduğu gibi, sağlıklı yaşamın da olmaz ise olmazıdır. Çünkü proteinden yetersiz beslenen kişinin başta nonspesifik direnci olmak üzere genel immünitesi düşer. Tüm enfeksiyon hastalıklarına yakalanma tehlikesi/olasılığı artar. Daha da kötüsü hastalıkları daha ağır seyreder ve daha çok ölümle sonuçlanır. Örneğin kızamık hastalığının beslenmesi iyi olan toplumlarda kliniği çok hafif seyretmekte, 10 binde 100 binde bir ölümle sonuçlanmaktadır. Buna karşılık, aynı hastalık yeterince protein almayan çocuklarda %50'lere varan ölümle sonuçlanabilmektedir. Bu durum hemen hemen tüm enfeksiyon hastalıkları için geçerlidir. Çünkü aktif veya pasif bağışıklığın esasını, vücuda giren etkenlere veya ürünlerine karşı, RES hücreleri tarafından salgılanan protein yapısındaki, antikor diye adlandırılan maddeler oluşturur.

Başka bir anlatımla insan bedenindeki spesifik ve nonspesifik koruyucu maddelerin çoğu protein yapısındadır. Aynı şekilde lizozim, interferon ve properdin örneklerinde olduğu gibi bedendeki biyokimyasal reaksiyonlarda rol oynayan enzimlerin çoğu da protein yapısındadır. Hormonların vitaminlerin diğer bazı maddelerin enfeksiyonlara karşı koru­yucu etkilerinin olduğu bilinmektedir. Vücuttaki direnç mekanizmasını oluşturan bu maddelerin hemen tamamının beslenme ile, özellikle de hayvansal protein ile çok yakın bir ilişkisi vardır. Özetlenen bilgilerden de anlaşılacağı üzere, antikorlar esas itibariyle protein yapısında maddeler olup yeteri kadar sentezlenebilmeleri için diğer proteinlere ihtiyaç duyulmaktadır. Yani beslenmesinde yeterince protein alma­yan kişide antikor seviyesinin düşük olması kaçınılmazdır.

Enfeksiyona yakalanan insanlarda, beslenme bozulur. Böylece bir kısır döngü oluşur. Beslenmesi sağlıklı olmayan insanlar enfeksiyona daha kolay ve yakalanır. Enfeksiyon hastalığı ise beslenmeyi daha da bozarak derinleştirir. Hipoproteinemi nedeni ile dokularda ödem oluşması ve kan dolaşımının bozulması bu döngüyü daha da ağırlaştırır. 

Yaşamın ilk 1000 gününde yeterli ve dengeli beslenen çocukların, bedensel kognitif ve immün gelişmesi daha iyidir. Bu nedenle de bu çocukların ileri yaşlardaki obesite ve kalp damar sistemi, ruhsal sorunları ve diyabet ve kronik hastalık sorunları daha az buna karşılık okul başarıları daha yüksek, olmaktadır (14)  

Protein Alımında Piliç Etinin Yeri Ve Önemi

Sağlıklı beslenme ile minimum hastalık olasılığı ev maksimum iyilik hali/ sağlıklı yaşam hedeflenir. Bu hedefte hayvansal proteinin çok önemli bir yeri vardır. Hayvansal proteinler içinde ise, iyi kalitede protein kaynağı olması yanında dana ve kuzu etinden daha düşük enerji, daha düşük yağ ve doymamış yağ içermesi, B grubu vitaminler (niasin, B6, B12) açısından yeterli bir kaynak olması, kolay sindirilmesi ve daha ucuz daha hijyenik olması gibi nedenlerle beyaz etin önemli bir yeri vardır(2,6,12,13,14).

Sağlıklı beslenme açısından piliç eti; kaliteli protein, yeterli vitamin ve mineral ve düşük yağ içeriği nedeniyle son derece iyi bir kaynaktır(2,6,9,13). Tüketimi ile bir yandan vücuda kaliteli protein, vücut için gerekli vitamin ve mineral alımı sağlanırken öte yandan da sağlığı tehlikeye sokabilecek miktarda kolesterol ve doymuş yağ alımından da kaçınılmış olur. Sindirimi kolay bu nedenle de her yaş grubunun tüketebileceği nitelikte olan piliç eti, yeterli ve dengeli beslenmeye yardımcı olabilecek bir gıdadır (2,6,9,12,13,14). Piliç eti, iyi bir hayvansal protein kaynağı olması yanında, kalite ve hijyen açısından da güvenilir bir gıdadır(5,8,910).

Türkiye’de Durum

Son 20 yıldır bütün dünyada piliç eti üretimi ve tüketimi sürekli bir artış eğilimi göstermektedir. Buna karşılık Türkiye’de gıda tüketim kültürü çok büyük oranda tahıl ürünleri tüketimine dayalıdır. Bu nedenle de hayvansal protein tüketimi ve süt gurubu tüketimi birçok ülkeye göre daha düşüktür (3,4,7,11). Türkiye Beslenme Ve Sağlık Araştırması (TBSA) 2010 verilerine göre hiç süt tüketmeyenlerin oranı %44,6, hiç kırmızı et tüketmeyenler ise %20,2 bir orana sahiptir(11). 

Türkiye’de Yetersiz ve dengesiz beslenme önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bunun bir sonucu olarak; her 10 çocuktan biri bodur yani büyüme ve gelişmesi geridir. Bu gerilik tüm yaşam boyu sürmektedir. Türkiye’de her on çocuktan birinin Türkiye ortalamasına göre, her on çocuktan üçünün ise gelişmiş ülkeler ortalamasına göre fizik ölçüleri daha geridir. Protein ve vitamin yetersizliği yalnızca fizik ölçülerde gerilik yapmıyor. Zihinsel geriliğe de neden oluyor. Özellikle yaratıcılık yeteneği düşük oluyor (2,7,11,13,14) Obezite /şişmanlık Türkiye’de önemli bir sağlık sorunu Önemli bir kısım yurttaşımız diyetinde gereğinden fazla karbonhidrat ve yağ tükettiği için şişmandır. Yurttaşlarımızın yaklaşık %20-25 kadarı şişman. Bu oran kadınlarda %30 erkeklerde ise %13-15(11). 

Türkiye’de yetersiz beslenmenin etkilediği grupların başında bebek ve çocuklar, gençler, doğurganlık çağındaki kadınlar, gebe ve emzikliler yaşlılar ev işçiler gelmektedir. Bu gruplardaki yetersiz beslenmenin en önemli nedeni ise bilinçsizliktir(11,12,13). Güncel deyim ile beslenme okuryazarlığı düzeyinin düşük olmasıdır.

Tablo 1. Seçilmiş Bazı ülke ve Bölgelerde Et Tüketimi

ÜLKE

TAVUK

KIRMIZI ET

TOPLAM

Hongkong

36,9

86,7

123.6

ABD

43,2

65.7

108.9

AB ortalaması

18.1

59.0

77.1

Arjantin

36.7

62.4

99.1

Kanada

30.1

52.8

82.9

Türkiye

19.3

12.2

31.5

Sonuç ve Öneriler

Türkiye’de yetersiz ve dengesiz beslenme, önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu sorunda özellikle protein, proteinlerden de hayvansal protein tüketimi hem yetersiz hem de düzensiz olması ile en büyük paya sahiptir.

Beslenmedeki hayvansal protein eksikliği, özellikle bebek ve çocuk, genç, doğurganlık çağındaki kadın, gebe ve emzikliler ile yaşlılar ve işçileri olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle de sonuçları hem insanların büyüme gelişmesini hem de sağlığını olumsuz etkilemektedir.

Piliç eti hem ekonomik üretim ve dağıtımı, hem de hijyen kurallarına uygunluğu açısından Türkiye ve benzeri ülkelerdeki hayvansal proteinden yetersiz beslenme sorununa karşı en pratik çözüm olarak gözükmektedir. Ayrıca yüksek ihracat potansiyeli nedeniyle de ulusal ekonomiye ve kalkınmaya katkı yolu ile de dolaylı olarak sorunun çözmene katkı vermeye adaydır.

Çözümde gıdaya ilişkin genel önlemlerin (üretim artırılması, dağıtımın düzenlenmesi ve fiyatın düşürülmesi yanında en etkili müdahale eğitim ile toplumun bilincini arttırmaktır. Bu arada toplumu yanlış yönlendiren yanlış bilgi yayımı yapan tutumların önlenmesinin de önemli bir yeri vardır. 

Kaynaklar

1)     Akdur R.: Sağlıklı Beslenmenin Önemi ,Hacettepe Toplum Hekimliği Bülteni 09. 04.1988 s:4-6

2)     Arslan P.: Tavuk Eti Ve İnsan Beslenmesinde Yeri, 2. Uluslararası Beyaz Et Kongresi (24-28 Nisan 2013, Antalya/ Türkiye) s: 164-168

3)     Asil S.: 18 Yaş ve Üzeri Türkiye Nüfusunun, Beyaz Et Tüketim Alışkanlıkları ve Beyaz Et ile İlgili Bilinenler, 2. Uluslararası Beyaz Et Kongresi (24-28 Nisan 2013, Antalya/ Türkiye) s.169-175

4)     Boyacıoğlu D.: Tüketicilerin Beyaz Et Konusunda Sağlık Ve Beslenme Algıları, 1. Uluslararası Beyaz Et Kongresi (11-15 mayıs 201, Antalya /Türkiye) s:179-183

5)     Demirözü B.: Çiflikten Sofraya Güvenilir Piliç Eti Üretimi, 2. Uluslararası Beyaz Et Kongresi (24-28 Nisan 2013, Antalya/ Türkiye) s:405-410

6)     Kaynar Ö., Karademir G., İleritürk M.: Farklı Hayvan Etlerinin Protein Profilleri, 2. Uluslararası Beyaz Et Kongresi (24-28 Nisan 2013, Antalya/ Türkiye) s:567-569

7)     Kaypmaz A.,Can G.,Tüfekçioğlu E.Y., Öz M., Aydınalp Y., Bektaş Ş., Özgür. M., Şenolg., Günay M.B., Koç M.: İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Asistanları ve Yatan Hastaları Arasında Beyaz Et Tüketim Alışkanlıkları 2. Uluslararası Beyaz Et Kongresi (24-28 Nisan 2013, Antalya/ Türkiye) s: 718-721

8)     Sağun E, Sancak Y. C., Ekici K., Durmaz H.İ.:Van’da Tüketime Sunulan Piliç But ve Göğüs Etlerinin Hijyenik Kalitesi Üzerine Bir Araştırma2. Uluslararası Beyaz Et Kongresi (24-28 Nisan 2013, Antalya/ Türkiye) s:158-163

9)     Tarhan D., Üstüner H: Piliç Etinde Kalite Kriterleri, 2. Uluslararası Beyaz Et Kongresi (24-28 Nisan 2013, Antalya/ Türkiye) s:633

10)   Tayar M.: Beyaz Et Ve Ürünleri Üretiminde Gıda Güvenliği,1. Uluslararası Beyaz Et Kongresi (11-15 mayıs 2011 Antalya Türkiye) s:155-161

11)   Türkiye Beslenme Ve Sağlık Araştırması (TBSA) 2010, Sonuç Raporu, Ankara 2014 Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü, 2014

12)   Yalçın S.S, Köksal E, Pekcan G, Tezel B, Özbaş S.: Türkiye’de 12-23 Aylık Bebeklerin Tavuk Eti Tüketimi 2. Uluslararası Beyaz Et Kongresi (24-28 Nisan 2013, Antalya/ Türkiye) s:176-181

13)   Yücecan S.: Beyaz Etin Türk Halkının Sağlıklı Beslenmesindeki Rolü, 1. Uluslararası Beyaz Et Kongresi (11-15 mayıs 201, Antalya /Türkiye) s:295-298

14)   Yücecan S.: Bebeklikten Ergenliğe Sağlıklı Beslenmede Tavuk Etinin Yeri, 3. Uluslararası Beyaz Et Kongresi (22-26 Nisan 2015, Antalya /Türkiye) s:292-318

Yazar

Prof. Dr. Recep Akdur